14 Aralık 2012 Cuma

Libya wow oldu

20. yüzyılda Batı sömürgesiyle boğuşan Afrika ülkelerinden, 69 yaşına kadar ömrünü İslam için harcayan Ömer Muhtar’ın diyarı Libya. 1947 de Haçlı İtalyan işgalinden yaralı çıkıp bağımsızlığını ilan eden bu çöl ülkesi yüz ölçüm olarak Türkiye’nin 2 katından fazla olmasına karşın nüfusu sadece 7 milyon. Dış borç, işsizlik, dini özgürlüklerin kısıtlanması, hayat pahalılığı gibi başta ülkemiz olmak üzere bir çok devletin kıvrandığı bu ağrıların hiçbirini yaşamayan Libya’da kuşkusuz en büyük pay sahibi dün aramızdan ayrılan, Hukukçu, Asker, Devrimci.. Muammer Kaddafi.
Birçoğumuzun dünyevi tutkular peşinde koştuğu yirmili yaşlarda, antisiyonist düşünceleri onu şahsiyetli bir yönetim için kolları sıvamaya itti. Askeriyede kurduğu gizli örgütle Kral İdris’e karşı devrim yaptığında henüz 25 yaşındaydı. Başarılı olan bu ayaklanma ardından albay olarak ordunun başına geçti. Kafasındaki MİLLİ DEVLET modelini kurma adına ilk icraatlarından biri Libya üzerinde radar görevi gören İngiliz üs ve askerlerini ülkeden kovmak oldu. Sonrasında, her sömürgeci ülkenin parasal kontrolünü elinde bulunduran Yahudileri, mal varlıklarına el koyarak işgalci İtalyanlarla birlikte göçe zorladı ve başarılı oldu. Hayatı boyunca her zaman Siyonistlerin bu dünyaya adalet getiremeyeceğini haykırarak elinden geldiğince Arap devletlerine, sömürge devletlere yardım elini uzatan ilk liderlerden olmuştur.  1974′teki Kıbrıs Barış Harekatı’nda, bir dış gezide olan Ecevit’in yokluğunu fırsat bilip çıkarma emrini veren dönemin hükümet ortağı Necmettin Erbakan’a, ABD ye kafa tutarcasına “ordum emrinizdedir” diyerek tüm İslam coğrafyasına şahsiyetli dış politika dersi vermiştir. Kaddafi ile ilgili ikinci önemli hatıramız Refahyol iktidarında Erbakan Hoca’nın Libya gezisinde yaşanmıştır. İşbirlikçi medya, Kaddafi’nin Erbakan Hoca’yı çadırda karşılamasını ve “Türkiye ABD’nin kucağından artık kalkmalı” sözlerini “Erbakan fırça yedi, küçük düşürüldü” diye servis ederek günlerce sanal gündem oluşmasına hatta halen birçok kişinin yanlış fikirlere kapılmasına neden olmuştur. Oysa Kaddafi gelenekçiliğinden dolayı her konuğunu özel çadırında karşılardı. Ve Türkiye’nin ABD’ye karşı bu teslimiyetçiliğine son vermesi sadece onun değil milyonların temennisiydi.
Ayrıca Kaddafi, çekimleri Libya’da yapılan, İslamiyet’in dünyaya en iyi anlatıldığı “Çağrı” ve “Çöl Aslanı : Ömer Muhtar” filmlerinin finansörü idi.  Ne gariptir ki, bu filmlerin yapımcı ve yönetmeni Mustafa Akkad 2005 de meçhul bir bombalamayla öldürülmüştü. Zenginliği ile de eleştirilen Kaddafi yapımı milyon dolarları aşan bu filmler ile Müslümanlara büyük bir hediye vermiş belki de birçok kişinin Müslüman olmasına vesile olmuştur.
Peki kimler? ne için katletti Kaddafi’yi ?
Tunus’ta başlayan halk devrimini fırsat bilen küresel çete işgal dalgalarını bu huzurlu ülkeye sıçrattı. Özellikle soğuk savaşlarda halkı örgütleme, yön verme,  kışkırtma görevlerini çok iyi yapan bir kısım ajanların düne kadar tek bir taş dahi atılmayan Libya’da halkı sokaklara dökebilmesinin en iyi nedeni 42 yıldır Libya’nın yönetiminde olan Kaddafi’den halkın nefret etmesini sağlamaktı. Bunun için ABD nin hayalet düşmanı! olan El Kaide devreye girdi.  Devrim yaşayan onlarca ülkenin hiçbirinde görülmeyen ağır silahlar, füze ve hatta tanklar bir anda serserilerin eline geçti.  El Cezire’nin başını çektiği paralı medya hiçbir zaman sokağın nabzını tutmuyor hep Kaddafi’yi zalim gösteriyordu. Ayaklanmalar kısa sürede tüm Libya’yı sardı. Neticesinde her iki taraftan verilen binlerce kayıp kaçınılmazdı. Fakat Kaddafi hala hayattaydı ve hala meydanlara çıkıp “haçlılara karşı birlik olma” emri veriyordu. Yani devrim(işgal) netice vermesi için bir dış müdahale şarttı. Küresel şeytani güçler dünyanın jandarması olan, Putin’in de deyimiyle HAÇLI NATO’yu devreye soktu. Nitekim 2011 Şubatında, “NATO’nun ne işi var Libya’da” diyen Başbakan Erdoğan bile 3 hafta sonra 180 derece dönerek “NATO Libya’ya girmeli” demiş ve NATO’nun emrine verilmek üzere 3 gemimizin tezkere önergesini TBMM’ye sunmuştu. Oysa tezkere TBMM’ye sunulmadan bir gün önce gemilerimiz Libya’ya karşı müdahale için Akdeniz sularına inmişti bile.!
2003 yılında ABD’ nin Milyondan fazla Müslüman’ı şehit ettiği Petrol devi Irak’ın işgaline tezkeresiz onay veren AKP iktidarı gene Müslümanları üzecek bu kararıyla safını iyice belli etmişti. Saddam Hüseyin’i diktatör diye devirip ABD demokrasisini isteyen İslam alemi de dersini almamış olacak ki aylarca süren iç savaş, dün Kaddafi’nin canavarca şehit edilmesi ve İslamiyet’e aykırı şekilde teşhir edilmesi bir o kadar da ŞEREFLİCE, VATANINDA can vermesiyle bence son bulmuştur.
Dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinde ilk sıralarda olan Libya artık kan emici Siyonist vampirlerin kovuğu olmaya hazır. Çünkü Libyalı bedeviler İslami rejim değil, Kaddafi’nin kellesini istedi. Alın. Artık Kaddafi sizin Libya da işgalcilerin. Kaddafi’nin ölüm haberini duyan Hillary Clinton’un deyimiyle “WOW” oldunuz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder