Kaynak:
http://arsiv.sabah.com.tr/2007/12/22/haber,9D1837D3CAFA49D08C44DDCFDD76B98D.html
Adnan Menderes Mason Locası'na üye isimler Korur, Karasapan ve Göktürk'ü
MİT'in başına getirdi. Ancak Masonlar üzerinden teşkilatta nüfuz edinme
planı, asker tarafından bozuldu..
Türk gizli servisinin ilk sivil müsteşarı sanıldığı gibi Sönmez Köksal
değil, 1957'de Adnan Menderes tarafından göreve getirilen Ahmet Salih
Korur'du. Menderes'in Başbakanlık Müsteşarı ve sağ kolu olan Korur, Hür
ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın Üstad-ı Azam'ı idi. İlki
Nisan-Eylül 1957, ikincisi ise Temmuz-Ekim 1959'de olmak üzere iki defa
kısa sürelerle MİT'i yöneten Korur, gençliğinde askeri fabrikalarda
çalışarak Kurtuluş Savaşı'na katkıda bulundu. Sivil bürokrasinin çeşitli
kademelerinde üst düzey görevlerde bulunan Korur, Demokrat Parti
iktidarından sonra Başbakanlık Müsteşarlığı'na getirildi. Korur'un,
Atatürk döneminde uykuya giren masonluğun Türkiye'de yeniden dirilişini
sağlayan en önemli isim olduğu söyleniyor. Adnan Menderes, sağ kolu
konumundaki Korur'u, Milli Emniyet Reisliği'ne, gizli servise nüfuz
etmek ve orduya karşı elini güçlendirmek için atamıştı. Ne var ki bu
planında pek başarılı olamadı. Korur teşkilatta büyük bir direnişle
karşılaştı. Başbakanlık bünyesinde de küçük bir istihbarat örgütü
kurduran Korur, Menderes'in telefonlarını dinlendiğini öğrendiğinde
istihbarat yetkililerine "Adnan Beyin telefonlarını neden
dinliyorsunuz?" diye sormuştu. Korur'un en çok rahatsız olduğu şey
Menderes'in gönül maceralarının bilinmesi idi. 1905 İstanbul doğumlu
Korur 2 Şubat 1982'de öldü.
TEŞKİLATTA DİRENÇ Hür ve
Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'na üye bir diğer teşkilat patronu
ise 1974 yılında ölen Celalettin Tevfik Karasapan'dı. Karasapan,
1959-1960 yılları arasında sekiz ay süreyle MİT'in başında kaldı. 1899
Medine doğumlu olan Karasapan, Afyon senatörlüğü ve turizm bakanlığı da
yaptı. Karasapan'ın kızı Sevinç Karasapan Prof. Dr. Mümtaz Soysal'la
evlendi. Tevfik Karasapan'ın oğlu Ahmet Erdinç Karasapan da bir
büyükelçi idi. Milli İstihbarat Teşkilatı'ndaki askeri kanat, kırk yıl
boyunca Celalettin Tevfik Karasapan'ın 27 Mayıs darbesinin hemen
ardından Adnan Menderes'le birlikte Kütahya'da gözaltına alınmasını "MİT
darbeleri bildiği halde başbakanlara haber vermiyor" tezine karşı kanıt
olarak sundu. Hakikaten de 27 Mayıs darbesinden haberi olmayan
Karasapan, askerlerin MAH Reisliğine getirdiği bir isim değildi. Aksine
tıpkı Salih Korur gibi Menderes'in teşkilatı kontrol edebilmek için
Milli Emniyet'in başına getirdiği bir büyükelçiydi. Bu yüzden darbeden
sonra askerler tarafından gözaltına alınmasından daha doğal bir durum
yoktu. Eski bir teşkilat yetkilisi, "Ne Salih Korur ne de Karasapan
teşkilata nüfuz etme konusunda başarılı olabildi. Korur çok haris ve
sert bir adamdı. Sertlikle iktidar sağlamaya çalıştı ama teşkilatta çok
direnç vardı, Karasapan daha diplomatikti, ama o da daha teşkilatı bile
tanıyamadan 27 Mayıs'la uzaklaştırıldı" diyor.
Menderes ekibi gitti, askerin ekibi başa geçti
1950
ile 60 arası Türk istihbaratının askerlerle siyasilerin
sürtüşmelerinden en çok etkilendiği dönemdi. Bu dönemde Menderes MİT'in
başına Ahmet Salih Korur, Hüseyin Avni Göktürk ve Celalettin Tevfik
Karasapan gibi kendisine yakın isimleri getirdi. (Gazeteci İlhami
Soysal'a göre Göktürk de masondu.) 27 Mayıs ihtilal kadrosunun müsteşarı
ise Tümgeneral Naci Aşkun'du. Ocak 1961 ile Ağustos 1962 arasında MİT'i
yöneten Aşkun, Menderes'e karşı ilk darbe girişimini gerçekleştiren
Sami Kuşçu cuntasının da üyelerinden biriydi. 27 Mayısçılar onu MAH
Reisliğine getirerek ödüllendirmişti. 1908 yılında Uşak'ta doğan Naci
Aşkun kurmay yüzbaşı iken MİT'e katıldı. Bir buçuk yıl MAH Reisliği'ni
yürüten Aşkun 1982 yılında öldü.
'Ordu kontrol için terfileri kullanırdı'
12
EYLÜL darbesinin mimarlarından Nurettin Ersin 1971-73 yılları arasında
korgeneral rütbesindeyken MİT Müsteşarlığı yaptı. MİT'ten orgeneral
olacağı zaman ayrıldı. Eski bir MİT yetkilisi, istihbaratın
patronlarının korgenerallerden seçilmesinin ardındaki gerekçeyi şöyle
açıklıyor: "İstisnalar var ama korgeneralden aşağısı pek uygun
görülmüyordu. Orgeneral rütbesinde birini atayınca müsteşarın, artık
TSK'da terfi beklemediği için kendi kontrollerinden çıkacağını
düşünüyorlardı. Ordunun MİT'i uzun yıllar denetleyebilmesinin teknik
sırrı buradadır." MİT'te Ersin dönemi, statükonun muhafaza edildiği,
sakin bir dönem olarak özetleniyor. 1918 Çanakkale Gelibolu doğumlu
Ersin 1974'te Kıbrıs Barış Harekâtına katıldı. Evren'in Devlet Başkanı
olmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı'na getirildi. Ondan daha
kıdemli olduğu söylenirdi. Hatta ordudaki bazı subaylar Evren'den
kıdemli olduğu için Ersin'e 12 Eylül harekâtının liderliğini üstlenmesi
için telkinlerde bulunmuştu. 3 Ekim 2005'te vefat etti. Ersin'in kardeşi
Nejat Ersin tanınmış bir mimar. Nurettin Ersin'in Kıbrıs Barış
Harekâtındaki rolünden ötürü Girne'de inşa edilen camiye "Nurettin Ersin
Paşa Camii" adı verildi.
Fuat Doğu gizli anılarını MİT'e bıraktı
MİT
tarihinin en sevilen müsteşarı Mehmet Fuat Doğu'nun ailesi Balkan
Harbi'nde Bulgaristan'dan kaçıp İstanbul'a yerleşti. Doğu, kaçış
öyküsünü yakın çevresine uzun uzun anlatırdı. 1914 doğumlu Fuat Doğu;
Nuri Gündeş, Hiram Abas, Emre Taner, Şenkal Atasagun, Ertuğrul Güven,
Cevat Öneş, Mehmet Eymür, Sadi Sağdam ve Mikdat Alpay gibi üst düzey MİT
yöneticilerini yetiştiren kişiydi. Müsteşarken MİT'e aldığı gençleri
makamına çağırmış ve "Ülkenize en iyi hizmeti burada yapabilirsiniz.
Bilimsel çalışacaksınız. Bu iş zannettiğiniz gibi kovboyluk değildir"
demişti. Fuat Doğu, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Genelkurmay
İstihbarat Dairesi'nde görev yapıyordu. Bu dönemde Yunanların 12 Adaları
işgaline ilişkin bir rapor hazırlayarak dikkat çekmişti. Rapor, İsmet
Paşa'nın etliye sütlüye dokunmama stratejisinden ötürü pek dikkate
alınmadı ama komutanları, Doğu'yu iyi bir istihbaratçı olarak mimledi.
Doğu, MİT'te müsteşarlıktan önce Adana Bölge Başkanlığı yaptı. Süleyman
Demirel tarafından müsteşarlığa getirildikten sonra Ankara'nın
Yenimahalle semtinde, dolmuş yolcularının "MİT'te inecek var" dediği
yerde geniş bir arazi üzerine kurulan MİT binasının yapımına öncülük
etti. İlki 1962-64, ikincisi 1966-71 yılları arasında olmak üzere iki
kez müsteşarlık yapan Doğu, eski MİT mensupları tarafından "çok başarılı
bir istihbaratçı" olarak nitelendiriliyor. Görevde olduğu dönemde Doğu
hakkında, teşkilatta çalışan evli bir kadınla ilişkisi olduğu ve kadını
Hamburg'a tayin ettirdiği söylentileri yayıldı. Bu iddialara dayanak
teşkil eden şey Fuat Doğu'nun kadına yazdığı ileri sürülen bir mektuptu.
Bu yasak aşk söylentisinin yayılmasında Doğu'nun teşkilattan
uzaklaştırılmasını isteyen Albay Sadi Koçaş ve ekibinin rolü
olabileceğini hesaba katmak gerekiyor. Doğu, Koçaş ekibinin aleyhte
faaliyetlerinin de etkisiyle 1971'de görevden alındı. Bu tatsız tayin
haberini, Hoşdere'de MİT'in bir güvenli evinde arkadaşlarıyla birlikte
rakı içip sohbet ederken öğrendi. 31 Mayıs 2004'te vefat eden Fuat
Doğu'nun Zafer adında MİT'ten emekli olmuş bir subay oğlu, bir de kızı
var. Doğu, eşi vefat ettikten sonra ölene kadar kızının yanında kaldı.
MİT eski Müsteşar Yardımcısı Ertuğrul Güven, teşkilatın efsanevi
müsteşarı Doğu'nun ölmeden önce yazdığı anılarını MİT Müsteşarlığı'na
teslim ettiği bilgisini verdi. Güven şöyle dedi: "Hatıralarını el
yazısıyla yazdı. Ben okumadım, ama teşkilata teslim ettiğini biliyorum.
Kimseye göstermeyeceğim diyordu. İçinde çok kıymetli bilgiler vardır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder